Dışarıdan İçeriye Bakış Yaklaşımı nın Emlakçılık Mesleğindeki Yeri

Daha 16 yaşlarından itibaren damla damla artan bir bilinçle farkına vardığım, insana dair en önemli konu: İçinde bulunduğun koşullar değildir asıl önemli olan, kendine ve yaşama karşı duruşundur. Gerisi ona göre şekillenir.
İnsan zihninin ve bilinçaltının, yaşam kalitesini belirlemede asli unsur olduğunu geçen süre içerisinde defalarca deneyimledim.
İnsan ne düşünürse onu yapar ve yaşar, yaşadığı şeyden ise duygu hisseder. Doğru duygu insanı keyifli ve mutlu eder, yanlış duygu ise huzursuz ve mutsuz.
O yüzden zihnimdeki düşünce kalıplarının farkında olmaya ve onları optimize etmeye hep büyük önem verdim.
İş dünyasında ana sorun, aynı işi yapan birçok alternatif emlakçının varlığıdır. Bu kadar bol alternatifin içinde tercih edilmenin olmazsa olmazı cazip değer üretmektir. Başka alternatif yoktur.
Cazip değeri üretebilmek için de müşteriyi algılamak ve beklentilerini tespit etmek gerekiyor. Bunu algılayabilmenin tek yolu da onun gözünden bakabilmekten geçiyor. 
Kendi zihin dünyasına hapsolmuş bir emlakçı karşı tarafı algılayamaz. Müşteriye kendi gözünden bakmaya çalışır. Müşteri de bunu algıladığında verimli iletişim ve hizmet gelişmez.
Emlakçı kendi bilinçaltının yönlendirmesinden kurtulup, objektif doğrulara ulaşma rotasına girdikçe müşterinin düşünce ve duygu dünyasına yaklaşmaya başlayacaktır.
İşte o noktada değer üretme yolculuğu başlayacaktır.
Beşiktaş geneli emlakçı ekip arkadaşlarıma öğretmeyi hedeflediğim ana konulardan birisi bu: “Dışarıdan İçeriye Bakış Yaklaşımı”.. 
Bu kavramla beni ilk tanıştıran Arman Kırım Hoca’ya da bol rahmet diliyorum.
Yazımı, iş dünyasına bakışımı ifade eden Henry Ford’un cümlesiyle sonlandırmak isterim:         ” İnsanlara ne istediklerini sorsaydım daha hızlı koşan bir at üretirdim.”