Emlakçılık Mesleğine Bakışım Nedir.
Türkiye’nin önde gelen lise ve üniversitesinde okuduktan sonra uzun yıllar Türkiye’nin önde gelen firmalarında merkez satış, ihracat departmanlarında çalıştım.
Sonrasında kendi danışmanlık firmamı kurdum satış, pazarlama ve yönetim danışmanlığı üzerine. Danimarka firmasını Türkiye pazarına soktum ve beş yıl tüm faaliyetlerini yürüttüm.
Tüm iş yaşantım boyunca hissettiğim temel duygu, aidiyet duygum yoktu ilgili firmalarla. Bağ yoktu, kopukluk vardı.
Sonrasında biraz şans biraz da mecburiyetin etkisiyle emlakçılık mesleğiyle tanıştım.
Tüm yaşantım boyunca net olmaya, bütünselliğe önem vermiş birisi olarak emlakçılık mesleğine çabuk adapte oldum. Bunda tabi geçmiş yılların iş tecrübesinin de etkisi vardı.
Kısa süre içerisinde şunu fark ettim. Bu iş farklı. Kendimi daha mutlu hissediyorum, işimle bağ kurabiliyorum.
Yaklaşık 3 ay geçtikten sonra, ki o anki şartlarım kolay değildi, kendime şunu söyledim: ”Ben emlakçı olacağım.”
Emlakçılık mesleğine beni en çok çeken şey geçmiş insan psikolojisi, tarih, ekonomi, matematik, sosyoloji, istatistik tecrübelerimi yoğun şekilde kullanmamdı. Daha o zaman fark ettim ki, emlakçılık mesleği hiç ama hiç nankör bir meslek değil.
Bunların yanında çağdaş satış, pazarlama tekniklerini yoğun bir şekilde kullanmanız gerekiyor. Dolayısıyla hiçbir meslekten aşağı tarafı yok bilimsellik anlamında.
Benim için bir diğer önemli konu “yaşamı ıskalamamak”.
Emlakçılık mesleğinde sürekli kendinizle iletişimde olmanız gerekiyor. Sürekli sizinle çalışmayı reddeden mülk sahipleri, halen satamadın mı diyen mülk sahipleri, farklı farklı alıcı, kiracı adayları işimizin değişmez parçası. İletişim dengesini kurabilmek için kendi iç dengemizi kurabilmemiz gerekiyor. Başka bir deyişle kendimizle nitelikli ve sürekli iletişim kurmamız gerekiyor.
Bunların yanında birçok farklı insanla iletişime geçiyorsunuz ve yaşamın farklı renklerini tanıma fırsatı buluyorsunuz.
Her meslekte olduğu gibi emlakçılık mesleğinde ana konu çözülmesi gereken, aynı işi yapan birçok emlakçı var. Odaklanılması gereken temel soru şu: “Neden beni tercih etsinler.”
Benim için iş yaşamında başarı ya da başarısızlık diye bir şey yoktur. Bir tane odak noktam vardır: “Yapabileceğimin maksimumu nedir ve bunun ne kadarını yapıyorum.”
Yukarıda bahsettiğim son iki maddeden dolayı emlakçılıktan başka herhangi bir mesai harcadığım iş yoktur. Tüm mesaim, enerjim tamamen emlakçılık mesleğine odaklanmış durumda.
İş yaşantısının temel sorununu ve çözümünü sunan Arman Kırım Hoca’nın “Dışarıdan İçeriye Bakış Yaklaşımı”nı iş yaşantımda temel yaklaşım olarak belirledim yıllar önce. Hatta üzerine birşeyler koyduğumu da düşünüyorum, psikolojik tarafında.
Emlakçılık mesleği asla ve asla nankör bir meslek değildir. Ne yaparsanız ya da yapmazsanız karşılığını bir şekilde yaşarsınız. Emlakçılık mesleğinde en sevdiğim başlıklardan birisi budur.
Emlakçılık mesleği hakkında daha fazla bilgi almak isteyen ya da fikir alışverişinde bulunmak isteyen herkes beni Gayrettepe de ziyaret edebilir.