Bilinçaltının gayrimenkul alış, satışında belirleyici önemi

Gayrimenkul, insan yaşamındaki en değerli maddi varlıkların başlarında gelir. Dolayısıyla gayrimenkulünü satacak kişi için de, gayrimenkulü almak için ciddi bir maddi yükün altına girecek alıcı için de kolay bir süreç değildir.
Burada kritik soru şudur: İlgili kişiler süreci ve pazarlığı mantıkla, olması gerektiği mi yürütürler yoksa başka faktörlerin de etkisiyle duyguların etkisi baskın olur ve rasyonel olmayan bir süreç mi gelişir.
Burada devreye insan psikolojisinin işleyişi girer.
Kişinin, yaşam içindeki farklı konu başlıklarına yönelik duygu, düşünce ve davranışları incelendiğinde aslında bilinç seviyesinin oldukça düşük seviyede kaldığı gözükür.
Koşullanmış düşünceler, toplumsal baskı, egalem ne der kaygısı, inanç sistemlerinin etkisiyle çok da kendilerine ait olmayan duygu ve davranışlara yönelirler. Çoğu zaman da bunun farkında dahi olmazlar.
Kişinin farkında olmadığı duygu ve düşüncelerin kaynağı aslında bilinçaltıdır.
Gayrimenkul satış sürecine dönecek olursak, yaşamındaki önemli maddi varlığından ayrılacak mülk sahibi karşılığında çok daha değerli bir şey elde ettiğini düşünmek ister. Çünkü o maddi varlık, çoğu zaman yaşam içindeki boşluğunun yerini alan dengeleme unsurudur.  
Bunların dışında ilgili gayrimenkulde birikmiş duygusal önemi bulunan anılardan da artık mahrum kalınacaktır.
Ve insanoğlunun temel ihtirası olan “Ben kazandım, benim dediğim oldu” diyebilmek.
Benzer konu alıcı için de geçerlidir. İlgili gayrimenkulü almak için çok ciddi bir maddi yükün altına giren alıcı, bu ağır psikolojik yükü egosunun tatminiyle ve “Ben kazandım” güdülenmesiyle dengelemek ister.
Gayrimenkulü almak istemesinin temel nedenini unutur çoğu zaman.
Benzer algı kayması satıcı için de geçerlidir.
Uzman bir emlakçı, mesaisinin önemli bir kısmını psikoloji yönetimine ve rasyonel denge unsuru olabilme yetkinliğine ulaşmaya ayırmalıdır.